11 Kasım 2009 Çarşamba

KÖSTEBEĞİN HİKAYESİ

Günün birinde, köyün birinde iki varmış. Bu iki kardeşin babaları ölünce, miras pay edilecekmiş. Bir araya gelmişler. Miras paylaşım işini bilen bir adam bulmuşlar. Tarlaları ve babalarından kalan mirasları pay ettirmişler. Bir ok attırarak kura çekmişler. Kura çekmesine çekmişler. Ama büyük kardeş zamanla kendi payına düşeni çoğaltmak istese gerek. Küçük kardeşin hissesine düşen tarlaya saldırıyormuş. Yani sınırı kardeşinin payına düşen hisseye taşıyormuş.

Kardeşi ise Kendi yerine tecavüz edilmesine, Kendi tarlasının ağabeyi tarafından sınır atmak suretiyle küçültülmesine dayanamıyormuş. Ağabeyine böyle yapma, herkes kendi payını aldı. Neden sınır atıyorsun dediyse de; dinletememiş. Küçük kardeş öyle demiş olmamış. Böyle demiş olmamış.

Sonunda mahkemelik olmuşlar. Gel mahkeme, git mahkeme, sonunda keşif gelmiş. Sınırı belirleyip, büyük biraderi mahkeme masraflarını ödemeye mahkum etmişler. Ama büyük birader yola gelmemiş. Bir zaman sonra yine sınırı atmaya başlamış. Yine mahkemeye düşmüşler. Gel mahkeme, git mahkeme; gel duruşma, git duruşma derken yine keşif günü verilmiş.

Bu sefer büyük birader bir uyanıklık düşünmüş. Çocuk yaşta oğlu varmış. Sınıra, kendi belirlediği sınıra bir çukur kazıp oğlunu gömmüş. Birazdan biz buraya geldiğimizde sınır nerde deyince, sınır burada diye bağıracaksın demiş. Her sınır nerde dendiğinde; sınır burada diyeceksin demiş.

Keşifçiler gelmişler. Sınır orasıdır. Yok efendim burasıdır derken büyük birader toprağa soralım demiş. Toprak ne cevap verirse, sınır nerde derse oradadır demiş. Hiç öyle şey olur mu demiş hakim. Derken nasıl olsa toprak konuşmaz demişler. Sonunda kabul etmişler. Toprağa sormuşlar. Sınır nerde diye. Çocuk sınır burada deyince şaşırmışlar. Bir daha sormuşlar. Yine sınır burada demiş. Baştan kabul ettikleri için orayı sınır olarak kabul etmişler.

Ancak küçük birader, büyük biraderin oynadığı oyunu anlamış. Bunun üzerine senin buraya gömdüğün çocuk köstebek olup yerin altında dörsün (gezsin) dursun diye beddua etmiş. Keşif için gele hakimler ve diğerleri gitmişler. Büyük birader çocuğunu gömdüğü çukuru açıp bakmış. Fakat ne çocuk var ne de başka bir şey. Çocuk köstebek olmuş ve yeri yararak gitmiş. İşte köstebeğin hikayesi de böyle gelişmiş. Küçük birader tarladan olmuş ama büyük birader de çocuktan olmuş.

Şu üç günlük dünya da herkes payına razı olsa, insanlar hak etmedikleri mallara sahip olmayı istemek yerine; daha çok hayır ve hasenat yapsalar. Bunun gayreti içinde olsalar. Haksızlıklar ve adaletsizlikler son bulsa, hem bu dünyamızı hem de öbür dünyamızı kazanmış oluruz. Böylece hayat imtihanından da başarıyla ayrılmış oluruz.

Ama nerde? Bir çok insan üç kuruş için emdiği memeyi kesecek. Keşke insanlar öbür tarafa kirli çoraplarını dahi götüremeyeceklerini bir anlasalar.



Feyzullah Kırca

Akbaşlar köyü İmam-Hatibi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder