14 Nisan 2016 Perşembe

İSLAM ZİRVESİ VE SİYONİZME HİZMET



İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi, ilk kez bu derece yoğun katılımla yapılıyor. Alınan bilgiye göre, G20 Zirvesi'nin başarısının, çıtayı ve beklentiyi yükseltmesi dolayısıyla zirveye yüksek bir katılım olduğu gözlenmektedir. İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ilk kez bu boyutta bir katılımla gerçekleştirilmektedir.

E. Ruhi Yazar blog sayfasında (İİT) İslam İşbirliği Teşkilatının üç önemli noktasından bahsetmiş. Bu üç noktanın birincisini; ‘‘Sisi’nin yaptığı askeri darbeyle 3 Temmuz 2013 de halkın % 52 ile seçtiği Mursi’yi devirmesiyle kesilen dış ilişkiler dış işleri bakanları seviyesinde yeniden üst derece temas kurulması.’’ İkincisini; (İİT) İslam İşbirliği teşkilatının Türkiye’nin ev sahipliğinde 14-15 Nisan 2016 tarihlerinde başkanlık görevinin Türkiye’ye geçecek olması.’’ Üçüncüsü ise; Yazdığı üç beş paragraflık yazısında İngiltere’nin İİT ile birlikte adının geçmesi olarak açıklamaktadır.

Şimdi İslam işbirliği teşkilatı hakkında kısa bir bilgi verelim:
Kuruluş Tarihi: 25 Eylül 1969 Merkezi: Cidde, Suudi Arabistan. Şuan ki dönem başkanlığı 2.Yıl boyunca Türkiye Geçti.
Örgütün Amacı: İslam Dünyasının hak ve çıkarlarını korumak, Üye Devletler arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirmek.

Üye Ülkeler: 57 üyesi bulunmaktadır ve şu devletlerden oluşmaktadır.
Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Benin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brunei, Burkina-Faso, Cezayir, Cibuti, Çad, Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gabon, Gambiya, Gine, Gine Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan, Kornorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Maldivler, Malezya, Mali, Mısır, Moritanya, Mozambik, Nijer, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Senegal, Sierra Leone, Somali, Sudan, Surinam, Suudi Arabistan, Tacikistan, Togo, Tunus, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Umman, Ürdün, Yemen, Suriye devletlerinden oluşmaktadır. Suriye’nin üyeliği 14-15 Ağustos tarihlerinde düzenlenen IV. Olağanüstü İTT Zirvesi’nde askıya alınmıştır.

Gözlemci ülkeler: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (Kıbrıs Türk Devleti adıyla), Bosna-Hersek, Orta Afrika Cumhuriyeti, Rusya, Tayland’dır.

Ülkemizdeki İİT Kuruluşları: Ülkemiz Teşkilatın;
-bir Daimi Komitesine;
• İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)

- iki alt kuruluşuna;
• İslam Ülkeleri İstatistik Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC)
• İslam İşbirliği Teşkilatı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)


-ve üç ilgili kuruluşuna;
• İslam İşbirliği Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF-DC)
• İslam Ülkeleri Müşavirler Federasyonu (FCIC)
• İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC)

evsahipliği yapmaktadır. Söz konusu kuruluşlar ve Komite görev yönergeleri çerçevesinde üye ülkeler arasındaki işbirliğini artırmaya yönelik çeşitli projeler üretmekte ve mevcut projelere destek vermektedir.

İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) : Başkanlığı Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından deruhte edilmekte ve her yıl ülkemizde bir kez Bakanlar düzeyinde, bir kez de teknik düzeyde İzleme Komitesi toplantısı düzenlenmektedir.

Diğer İİT  Kuruluşları: Merkezi İstanbul’da bulunan İslam İşbirliği  Teşkilatı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) alanında ürettiği somut projeler ve yapılan çalışmaları bakımından üst düzey performans sergilemektedir.

İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi de (SESRIC) Ankara’da  etkin ve görünür faaliyetler gerçekleştirmektedir.

2005 yılında ilgili kuruluş statüsü kazanmış olan İstanbul’da kaim İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF-DC) faaliyetlerini sürdürmektedir.

İslam Ülkeleri Müşavirler Federasyonu’nun (FCIC) merkezi Türkiye’de (İstanbul) bulunan bir diğer İİT ilgili kuruluşudur.

İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) 2-3 Ağustos 2010 tarihindeki Ankara’da   yapılan ilk Genel Kurul Toplantısı sonrasında faaliyetine başlamıştır. (İslam işbirliği teşkilatı hakkındaki bilgiler
http://www.mfa.gov.tr/islam-isbirligi-teskilati.tr.mfa sitesinden derlenmiştir.)

İstanbul da yapılacak olan 13. İslam İstişare Teşkilatı toplantısının liderlerin ve dış işleri bakanlarının dillerinden yansıyan ana gündemlerinde yer alan ve haberlere yansıyan konu başlıkları şunlardır:

1-İslam dünyasında yaşanan karışıklıklara köklü çözüm bulmak,
2-Terör örgütlerinin İslam adını kullanarak vahşet uygulamalarının önüne geçmek başta olmak üzere teröre karşı işbirliği,
3-En az 20 İslam ülkesinin katılımıyla tatbikat yapan İslam ordusu ve bundan sonra yapabileceklerinin gözden geçirilmesi,
4-Filistin, Karabağ, Kırım Tatarları, Kosova, Doğu Türkistan işgalleri ve zulümleri başta olmak üzere diğer İslam toprağı meselelerinin ele alınması ve çözüm önerilerinin görüşülmesi,
5-Suriye, Irak, Libya, gibi terör ve diğer devlet saldırılarıyla karışıklık yaşayan İslam ülkelerinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin görüşülmesi,
6-gelecek 10 yıl için planlamaların yapılması ve zirve sonunda alınan kararlar deklarasyonunun yayınlanması olarak yer almaktadır.

Yazımızın başında konu edindiğimiz E. Ruhi Yazar’ın bloğunda bahsettiği üçüncü önemli nokta olan İngiltere’nin İİT toplantısının neresinde onu anlayabilmiş değilim.

Şundan kesinlikle eminim. O da şudur; İngiltere, ABD, İsrail başta olmak üzere İslam karşıtı olan ve sömürü için İslam dünyasını da kontrol altında tutmak isteyen diğer emperyalist devletler bu toplantının sonuç alamadan dağılmasını isteyeceklerdir. Bunun için ne gerekiyorsa yapacaklardır. Yaptıklarından da adım gibi eminim. Sonuç alınamamasını sağlayamazlarsa bile içeriden bilgi alıp ona göre tedbir almak isteyeceklerdir. Ama yine de dediğim gibi İngiltere’nin resmi olarak bu toplantının neresinde olduğunu anlayabilmiş değilim.

Bu demek değildir ki; diğer devletlerle görüşmeyelim. İslam dünyası ile birlik olalım öteki devletler yokmuş gibi davranalım, onlar ile düşmanca ilişkiler kurmaktan başka bir şey yapmayalım. NATO, Birleşmiş milletler, Avrupa Birliği, dahası İslam dünyasının bulunduğu yerlerden başka dünyanın yedi kıtası yokmuş gibi davranalım diyemeyiz.

Bunu savunan kardeşlerimiz yok mu? Var. ‘‘İngiltere İslam’ın baş düşmanı, ABD ise İsrail’in hamisi ve bir numaralı destekçisidir. Birleşmiş Milletler, Avrupa birliği ve NATO Başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasına hep ikiyüzlü ve gizli ve açıktan düşmanca tavırlarını sürdürmektedir. Onlardan dost olmaz. Türk’ün Türk’ten başka, Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostu yoktur. O halde onlarla görüşmeyelim.’’ Diyenler yok mu? Var. Peki, bunları söylemek doğru bir yaklaşım mıdır? Bizce hayır.

‘‘Efendim İsrail Filistin’i işgal etti ve yıllardır Filistin’e zulüm ediyor. Ne diye onlarla görüşüp anlaşmaya çalışıyoruz. Müslüman İslam düşmanlarıyla görüşmez.’’ Diyorlar. Peki kardeşim. Hz Peygamber müşriklerle hiç görüşmedi mi? Anlaşmalar yapmadı mı? Yahudi kabileler ile anlaşma yapmadı mı? Esir takası vs yapmadı mı?

Bunu savunan sevgili kardeşlerim!
Mısır’da yapılan darbenin ABD ve diğer ses çıkarmayan ülkelerle birlikte her türlü arkasında olduğu bilinen İsrail ile görüşüp darbeyle indirilen Mursi’ye yapılan haksızlı önlemek için onu alıp Türkiye’ye getirmek istemenin neresi yanlıştır. Filistin’in haklarını istemenin, mavi Marmara olayında özür ve tazminat istemenin neresi yanlıştır. Görüşünce hemen dost mu olacağız ülke olarak? Görüşmek İsrail’i ilk tanıyan ülke olmaktan daha mı kötüdür? 

Müslüman olmayan ülkelerle görüşmek, ticari ve insani ilişkiler kurmak demek onların her isteğine boyun eğmek demek mi olmalıdır. Böyle mi algılanmalıdır. Görüşülünce haklar savunulamaz mı? Bu şu mu demek; Avrupa ülkesinde oturuyorsak, oturduğumuz mahalle de Müslüman olmayanlarla konuşmayalım mı? İşyeri patronu Müslüman değilse; inancımıza saygı duyup ibadetlerimize karışamasa ya da karışmasa bile onun iş yerinde çalışıp emeğimizin bedelini almamalıyız demek mi oluyor. Ne alakası var demeyelim lütfen. Çünkü dünya artık küçülmüştür ve oturduğumuz mahalleden farkı kalmamıştır. 

Peki, görüşmezsek insani ilişki kurmazsak dini tebliğ vazifesini nasıl yapabiliriz. Peygamberimiz ve sahabe; müşriklerle, Yahudi ve Hıristiyanlarla görüşmeseydi görevlerini nasıl yapacaklardı. Savaş kaçınılmaz olursa elbette kendimizi biz sizinle görüşüyoruz savaşmayız demeyeceğiz elbet. Zaten mücadele gücümüz nispetinde gizli açıktan devam ediyor. İşte güney doğudaki PKK ile mücadele. İŞİD ile ve diğer tüm insanlık düşmanı örgütlerle mücadele ortadadır. 

‘‘Efendim İsrail Filistin’i işgal etti ve yıllardır Filistin’e zulüm ediyor. Ne diye onlarla görüşüp anlaşmaya çalışıyoruz.’’ Tamam, anladık kardeşim. Bak İİT toplantısı İstanbul’da yapılıyor. Konulardan biri, hatta en önemlisi teröre karşı işbirliği ve Filistin meselesidir. Takip etmekte yarar var. Boş boş atıp tutmaktan daha iyi bence neler yapıldığını ve elindeki gücün nispetinde neler yapılabileceğini görmek.

Güç demişken dünyanın süper gücü ABD’nin ve tabii ki bahse konu devlet İsrail bundan bağımsız değildir. Senin yaptığın milli piyade tüfeğinin ve diğer silahlarının proje ve tasarımlarının peşine düşüyorsa, bir Necmettin Erbakan hayali olan koral sisteminin düşmanın füzelerini kendilerine yönlendirmesi sonucu korkuya kapılıp kaçmak için bahaneler arıyorsa; görüşmekte beis ve sakınca yoktur. 

Ancak görüşme ve caydırıcı gelişmeler başta olmak üzere her alanda Müslüman’a yaraşır şekilde daha güçlü olmaya ve kalkınmaya hızlı adımlarla devam etmeliyiz. 

Mesele Siyonizm’le mücadele ise; onlara bilinçli ve bilinçsiz olarak hizmet etmemektir.  Eğer Siyonizm’e hizmet etmek, yetmiş düvelin yıkmak için saldırdığı Ülkemize ve diğer İslam ülkelerine onlarla birlikte saldırınca olmuyorsa, ülkemizin gizli kalması gereken sırlarını onlarla paylaşarak olmuyorsa, iftira ve algı belgeleriyle ülkemizi jurnallemekle olmuyorsa, başka şekilde daha nasıl olsun. Yüzde üç bile oy alamayan partilerin hala bir iktidar hevesiyle ufak yönetim ve düşünce farklılıklarını gündeme getirip bölünmeyi ve parçalanmayı sürdürerek olmuyorsa daha nasıl olsun. 

Konumuz İslam teşkilatı olduğuna göre şöyle sorayım ve bitireyim. 57 İslam ülkesinden birkaç tanesi küçük ve anlamsız düşünceleri dolayısıyla birlik kararlarını onaylamasa ne düşünürüz. Siz ne düşünürsünüz. Kendi başınıza bir şey yapma imkânınız olmadığı halde ayrılıkçı ve düşmanca söylemlerinizi okudukça, dinledikçe bizde aynısını düşünüyoruz. 

Feyzullah Kırca