17 Şubat 2011 Perşembe

PENGUEN ve DİNE HAKARET


Mizah dergisi Penguen'in son sayısındaki karikatürü ve 'Allah yok, din yalan' ifadesi büyük tepki gördü. Dergiye tepkiler çığ gibi büyürken, birçok kişi derginin dine hakaret ettiği görüşünde. Haftalık mizah dergisi Penguen’in geçen haftaki sayısında yer alan bir karikatür ortalığı karıştırdı. Sosyal paylaşım sitelerinde karikatüre tepkiler çığ gibi büyüyor. Tepki çeken karikatürde namaz kılan cemaatten biri cep telefonu aracılığıyla Tanrı’yla konuşurken resmediliyor, caminin duvarında ‘Allah yok, din yalan’ yazısı dikkat çekerken caminin prezervatif şeklindeki avizelerine de tepki gördü.

Penguen’in 10 Şubat tarihli sayısında yer alan karikatürde, namaz kılan cemaatten biri “Tanrım acaba ben son rekâtı kılmasam olur mu? İşim var da.. Çok teşekkür ederim tanrım! İyi günler…” diyor.

"ALLAH YOK, DİN YALAN"

Konuşmanın yer aldığı karikatürde, camiye benzetilen mekânın duvarındaki süsleme içine gizlenmiş metin ise şöyle; “Allah yok, din yalan.”
PREZERVATİF ŞEKLİNDE AVİZE
Penguen'in Facebook sayfasında saat 12.18'de yapılan açıklama şöyle:

Önce birkaç yanlış anlamayı düzeltelim:
Tepki gören karikatür kapak karikatürü değildir. Çizer kendi köşesinde yayınlamıştır. Sadece kapağı Penguen Dergisinin ortak görüşünü yansıtır. Köşelerdeki karikatürler çizerlerin şahsi fikirleridir.

Çizimde prezervatife benzetme yoktur, gerçekten de böyle avizeler vardır. Mizah dergiciliğinin geleneğinde yazarlara çizerlere karışılmaz, herkes köşesinde istediğini yazıp çizmekte özgürdür. Tek bir karikatürü severiz sevmeyiz ama genel olarak bu özgürlük alanını korumak önemli. Eleştirilere de saygı gösteriyoruz. Karikatüre gelen tepkilerden dolayı üzgünüz. Saygısızlık olarak görenlerden özür dileriz.

Sosyal medyada karikatür protesto edilirken, “Din düşmanlığını mizah diye yansıtan rezalet” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca çizilen karikatürde caminin avizelerinin de prezervatif şeklinde verilmesi tepki çekti.

DİNE HAKARETE EDİLDİ
Özellikle Twitter'da karikatürle ilgili binlerce yorum yayınlandı. Yorumlar Penguen'in dine hakaret ettiğini ve tepki gösterilmesi gerektiğini içerirken, karikatürün hakaret olmadığını söyleyen az sayıda kişi de vardı.

Yapılan yorumlardan bazıları şöyle:
“Penguen dergisine şaşırmadım değil. Kendileri için büyük talihsizlik...”
“Penguen Dergisinin "Allah yok" "Din yalan" yazıları ile Caminin ampullerini prezervatif şekli verdiği iğrenç karikatürüne tepkisiz kalma!!”

“Penguen bu sefer güldürmedi.”

'HAKARET DEĞİL'
Bazı okurlar ise karikatürde bir hakaret bulunmadığını savundu; “Allah yok, din yalan demek ne zamandan beri saygısızlık-hakaret olmuş. Kötü espri dışında Penguen in karikatürde bir problem yok.”
--------------------------------------------------------------

Şimdi düşünüyorum bunu niye yaparlar, aklıma bir tek şey geliyor ilk olarak. Müslümanları kızdırıp, sokaklara döküp, protesto ederken ortalığı yakıp yıkmalarını sağlayarak barbarlıkla suçlayabilmek için olsa gerek diyorum. Bu duruma başka bir yorum ve fikir bulamıyorum. Çünkü şimdiye kadar hep böyle yaparak hele de İslam dinini ve onun hakikatlerini iyi öğrenmeyip kulaktan dolma bir şekilde yalan yanlış şekilde yaşamaya çalışan Müslüman halkları kışkırtarak amaçlarına ulaştıklarını ve sonra da demokrasi ve özgürlük götürme ve getirme vaatlerinin arkasına sığınarak sömürdüklerini düşününce, bunları daha bir anlamlı buluyorum.
Bir başka yönden bakacak olursak, Ebu cehil ve Ebu Lehepler velhasıl Tağutlar her zaman olacaktır, iyiyle kötünün mücadelesi de devam edecek. Bu konuda da çok şey söylenip yazılabilir. İşin özü iyiyle kötünün, hak ile batılın mücadelesi devam ediyor…
« De ki: Ey kâfirler, ben sizin tapmakta olduğunuz putlara tapmam. Siz de benim mabuduma tapanlardan değilsiniz. Ve ben sizin taptıklarınıza asla tapıcı olmadım. Siz de benim mabuduma tapıcılardan değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim bana. »

Yukarda mealini verdiğimiz Kafirun Suresini tekrar tekrar okumak lazım, bu durumu anlamak için. Ancak bizler öncelikle dinimizi çok iyi yaşayıp, diğer insanlara anlatmalıyız. Bir kıssa var 20 kurusa İslam’ı satmak adında. Olay şöyle cereyan etmiş. Yahudi’nin biri imamı deneyip yanlış hareketinde yine İslam’a zarar vermek ve kötülemek için 20 kuruş düşürmeye karar vermiş. Cemaat çıktıktan sonra sadece imamın kaldığını görünce halının üzerine atmış parayı. İmam da parayı bulup hemen düşüren adamı gördüğü için kendisine takdim etmiş. Sonra da Yahudi durumu izah etmiş ve kendisini denediğini söylemiş imama. Durumu öğrenen imam 20 kuruş değil mi diye küçümsemeden sahibine verip 20 kuruşa dinini küçük düşürmediğine sevinmenin yanında, Müslüman’ca davranış göstermenin sevincini yaşamıştır.

20 kurusa İslam’ı satmadan, yaşantımızla örnek olarak, İslam’ın harikalığını yaşayarak göstermek çok önemli. Elbette tepki ve gerekli itiraz kırıp dökmeden Müslüman’a yakışır şekilde yapılmalı. Onların ekmeklerine yağ sürmeden Müslüman’a yakışır bir şekilde protesto etmeliyiz. Bunu yaparken kırıp dökersek, yakıp yıkarsak, bizde onların ilahlarına söversek, hakaret edersek savunumuzun hiç bir kıymeti kalmaz.

Hak ararken hak gasp edersek, masum halkın evini, arabasını, dükkânını yakarsak; vurursak kırarsak buna hak arama denmez. Hak gasp etme ve terör estirme denir. Bu Müslüman’ın işi olamaz. Bize sövene bizde söversek, bizim değerlerimize sövenlere bizde söversek onlardan ne farkımız kalır. Hele de; dine sövmeyi, kutsala sövmeyi ve hakaret etmeyi protesto ederken, onların durumuna düşmeyi kendimize de reva görürsek oyuna gelmiş ve onların durumuna düşmüş oluruz. Birde onların dini inançları Musevilik ve Hıristiyanlık gibi bizim inancımızın da birer parçasıysa, onları kızıp hakarete kalkarsak kendi kutsalımıza ve kendi inancımıza hakaret etmiş oluruz. Bunu da çok iyi bilmeliyiz.
Evet; protesto da, bir hak aramadır. Bu davranışı protesto edelim. Dini inanç ve kutsallara hakareti eleştirelim. Gerekli hukuki mücadeleyi yapalım. Bunu yaparken oyuna gelmeden, onların durumuna düşmeden, önce kutsalımızı ve inancımızı yaşayıp örnek bir hayatla kendimiz yaşayalım. Kendimizin sahip çıkıp yaşamadığımız inanç ve kutsalımıza başkalarından saygı beklemek abes olur herhalde. Dediğim gibi önce kendimiz sahip çıkıp, yaşamalıyız dinimizi. Bunun içinde öncelikle onu çok iyi öğrenmeliyiz. Bilmediğimiz bir hayat tarzını, bilmediğimiz bir inanç sistemini yaşamamız söz konusu olamaz.

Feyzullah kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey