11 Kasım 2009 Çarşamba

ÇANAKKALE RUHUNU ANLAMAK

Çanakkale deyince, Çanakkale ruhu deyince 18.Mart 1915 teki Çanakkale Deniz Savaşını ve Gelibolu Yarımadası’ndaki kara savaşları aklımıza gelir. Atalarımız Çanakkale de destan yazmıştır. Türk tarihine bir dönüm noktası daha belirlemişlerdir. Ta Orta Asya’dan Anadolu’ya yürüyüşteki gibi, Malazgirt Meydan Muharebesi’ndeki gibi, İstanbul’un fethindeki gibi Çanakkale de bir dönüm noktası olmuştur. Türk Milleti, yenilmez olduğunu dünyaya bir kez daha göstermiştir.

Çanakkale’yi Çanakkale yapan, yüce Türk Milletinin yeniden doğuş ruhudur. Çanakkale Savaşı, dünya tarihinin kaydettiği en büyük muharebelerden biridir. Türk Milleti Çanakkale de dünyaya savaşırken barışı öğretmiştir. Çeşitli milletlerden renkleri, dilleri, ırkları ve ülkeleri değişik, çeşitli milletlerden ordular bir karabasan gibi Milletimizin üstüne çöreklenmişlerdir. Mehmetçiğimizin göğsüne bomba ve mermi yağdırmışlardır. Gökler ölüm yağdırmış, yerler ölü fışkırmıştır.

Kahraman ecdadımız bu öldürücü silahların tehdidine karşı, iman dolu göğsünü siper etmiştir. Bir gül bahçesine girercesine vatan uğruna birazdan öleceğini bile bile ölüme koşmuşlardır. Ve vatan uğruna şehit olmayı bir şeref saymışlardır. Düşmanın gülleleri ve mermileri Mehmetçiğin üzerine yağmur gibi yağarken, Çanakkale Boğazı düşmana mezar

Olmuştur.

Yaşamak için değil, yaşatmak için var olmak, insanoğlunun kalbinde ve yüreğinde var olması gereken bu duygudur. Yaşamak için değil, Yaşatmak için var olma duygusunu anlayamayanlar, Çanakkale ruhunu anlayamazlar.

Çanakkale de tamamı şehit düşen Balıkesir Lisesi son sınıf öğrencilerinin ve diğer liselerden öğrencilerin, ölüme koşanlarını anlayamazlar. Cepheye mermi taşırken yolda donarak şehit olan Şerife bacıları, hayatının baharında cepheye koşan nice delikanlıları, Vatana kurban olsun diye kınalayıp cepheye gönderen anaları anlayamazlar.

Seyyid Onbaşının muharebe anında top güllesini, kemikleri çatırdarcasına omuzlayıp kaldırmıştır. Topun ağzına tıkmıştır. Komutanından ödül olarak daha güçlü olmak için, iki ekmek tayın istemiştir. Fakat Top güllesini kaldırmasını resmetmek için, tekrar kaldırmasını istemişlerdir. Defalarca denemesine rağmen kaldıramamıştır. Bu olayı bildiği halde, Seyyid onbaşının, top güllesini hangi güçle kaldırdığını, hangi ruhla kaldırdığını, hangi iman gücüyle kaldırdığını bilmeyenler; Çanakkale ruhunu anlayamazlar.

Savaş anında top güllesini kaldırdığında daha güçlü olup, vatana daha iyi hizmet için daha iyi besleneyim diye, öğünde iki tayin isteyen Seyit Onbaşı resim için gülleyi kaldıramadığını görmüştür. Tahtadan sembolik bir gülleyi kaldırıp resim çektirmiştir. Ve sonuçta top güllesini beden gücüyle değil de, iman gücüyle kaldırdığını anladığında iki tayin ekmek isteğinden vazgeçmiştir. Komutanına; ‘bende diğer askerler gibiyim. Ayrıcalıklı olmak istemiyorum.’ demesini anlamayanlar, Çanakkale ruhunu anlayamazlar.

Mermi yağmuru altında aman dileyen düşman askerini alıp, düşman mevzisine teslim ettikten sonra kendi mevzisine gelerek savaşa devam etmesini anlayamayanlar, Çanakkale ruhunu anlayamazlar. Yaralanıp savaş meydanında ölmek üzere olan Mehmetçikler, yanındaki askerleri düşünerek suyu diğer askerlere göndermişlerdir. Sonuçta üç Mehmetçikte suyu içemeden ölürler. Onlar; Yaşamak için değil, yaşatmak için var olmak, dediler. Yaralı Mehmetçiklerin suya çok ihtiyacı olmasına rağmen diğer yaralı askerlere göndermesini anlamayanlar, Çanakkale ruhunu anlayamazlar.

Soğuk ve yağmurlu kış gününde, bebeğinin üstünden örtüsünü alıp, top mermisini örten anayı anlamayanlar, Çanakkale ruhunu anlayamazlar.

Çanakkale de kazanılan zafer, savaşın ve tarihin akışını değiştirmiştir. Çanakkale de her türlü imkan bakımından kendisinden üstün ve güçlü ordulara karşı, inanılmaz bir direniş gösterilmiştir. Gösterilen bu üstün cesaret ve özveriyle ‘‘Çanakkale geçilmez’’ dedirten eşine az rastlanacak anlamlı bir kahramanlık destanı yazılmıştır.

Çanakkale de biz Türk Milletini, zamanın en güçlü ordularına karşı üstün kılan faktörler olmuştur. Bu faktörler ise; iman, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik ruhu, hoşgörü ve affedicilik gibi ulvi duygu ve davranışlarımızdır. Bugünde milletçe aynı ruh ve inanca, aynı birlik ve beraberliğe, dayanışma ve hoşgörüye, vatan ve millet sevgisine ihtiyacımız vardır. Biz millet olarak muhabbet ve kardeşlik fedaileriyiz. Bizim husumete, kin ve düşmanlığa, birbirimizi yemeğe vaktimiz yoktur. Olmamalıdır.

Çanakkale de şahlanan ruh, milletimizin mayasını oluşturan ruhtur. Çanakkale ruhu dinin, imanın, vatanın, namusun, bayrağın, sevginin, hoşgörünün, hakka ve halka hizmet etmenin, kısaca bizi biz yapan değerlerin en zor şartlarda bile feda edilemeyeceğini ortaya koymuştur. Bu ruhu yaşattığımız müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef yoktur. Başaramayacağımız ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele yoktur. Çözülmeyecek hiçbir problemimiz yoktur.

Renk, din, dil ve etnik kökene bakmadan kardeş olmalıyız. Çanakkale de, Kurtuluş savaşın da, ve daha nice zamanlarda bunu başardık. Bugünde aynı birlik ve beraberliği sağlayabiliriz. Bunu ülke ve millet olarak, akıl ve mantığımızla başarabilmeliyiz.

Dünyanın gittiği yeri doğru okumalıyız. Millet olarak Türkiye’nin birlik ve beraberliğini, refah ve medeniyetini, istikbalini ve istikrarını, özgürlüğünü ve güvenliğini, insanlık ve medeniyet bakımından gelişmesini sağlamak için çalışmalıyız.

Ama öncelikle bunun için Çanakkale ruhunu iyi idrak etmeliyiz ve o ruhu harekete geçirmeliyiz.





Feyzullah Kırca

Akbaşlar Köyü İmam-Hatibi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder