5 Mayıs 2013 Pazar

TERÖRE KARŞIYMIŞ; HADİ YA!





Sosyal medyada kısa cümleler adlı bir kişiyle yazışma üzerine ortaya çıkan yazımızı sizlerle paylaşmaya çalıştım. Okumak isterseniz buyurun. 

Oyunları bozuluyor. Hak arama bahanesiyle sokağa çıkıp ellerine geçirdikleriyle sağı solu dağıtıp yakıp yıkanların, dağa çıkıp ihanet eden çapulcuların argümanlarını; işi bilenler birer birer ellerinden alıyor. Bazıları bunu anlayabilseydi çoktan terör biterdi zaten. Ama onların derdi terörü bitirmek değil daha çok azdırmak olduğu belli oluyor artık. 30- 35 yıldır. Onlarda biliyordu aslında şiddet her zaman sadece şiddeti artırırdı. Yıllarca terörle savaşı, olağan üstü halin devamını televizyon kanallarında savunup, medyada terörün kurucularını dağda denetlerken resimleri yayınlananları görünce bunu çok daha iyi anlıyor, bir fırkanın gözlüğünü takmadan bakabilen insanlar. 

Kısa cümleler: ‘Gerçekleri anlatın bu millete, aldatmayın artık, 1915 ten beri Ermeniler bu ülkede yüzlerce köyde Kürt kimliği ile yaşıyor. Özal’ın başımıza bela ettiği Yahudi peşmergelerin evlilik yoluyla nüfusu 5 milyonlara ulaştı. Hangi Kürtlere çözüm arıyorsunuz siz? Kürt alfabesi diye yutturulan 8 bin kelimelik alfabelerinde sadece 168 adet Kürtçe kelime var. Gerisi Türkçe, Farsça, Arapça ve diğer dillerden toplama kelimelerdir. Dört Kürt yan yana geldiğinde bile birbirini anlamıyor hangi ana dilden bahsediyorsunuz siz! Kürtçülükten beslenen sahtekâr siyasetçilerin, aşiret reislerinin, köy ağalarının elinde ezilen bir avuç Müslüman kürde hangi çözümünüz var? Çıkarın maskelerinizi kandırmayın bu milleti artık!..’

Evet, birileri için söz ve eylem bitti. Şimdi onların izleme zamanı, yıllarca halının altına süpürülüp biriktirilmiş kangren olmuş sorunları o birilerine rağmen çözmek ve asırlardan çağlayıp gelen milletimin önünü sözde milliyetçilere rağmen açma zamanı. Fikir özgürlüğü yok mu? Bu da bizim özgür fikrimiz.

Kısa cümleler: ‘Terörü bitirmek isteyen adam yanlış adreslerde çözüm aramaz. Bu ülkenin maşalarla görüşmesi netice vermez. Terörü başımıza bela eden adresler bellidir. Çözüm isteyen adam, ana adreste çözüm arar. Bu sadece aldatmadır. Başkanlık hevesine dayanak aramadır. Gerisi hikâye...’

Netice verip vermeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Birileri çözmekte kararlı birileri de çözülürse diye kaygılı; izleyelim bakalım. Ülkenin birlik içinde şahlanışını izleyelim. Engel olmak isteyenlerin de icabına bakılıyor zaten... Terör olsun, teröre karşıyız diye sokağa çıkıp sağı solu dağıtanların takibi yapılıyor ve günü gelince yakalanıyor.

Ne yani birileri terörle bu şekilde mücadele edilmez, terörün hakkından bu şekilde gelinmez. Görev yaptığım köylerden birinde; 7 yaşın üzerindeki tüm Kürtleri keseceksin, ondan sonra da 7 yaşın altındakileri eğitip Kürtlüklerini vs. unutturacaksın ve herkesi tornadan çıkmış gibi tek tip millet yapacaksın diyen adam gibi Kürtlerin hepsi terör deyip hepsini öldürerek mi bu meseleyi çözeceğiz.

Şimdiye kadar yıllarca savaşarak birbirimizi kırdık. Bizi ülke vatandaşları olarak bizi birbirimize kırdırdılar. Bu oyunu bozmak için artık savaş değil, barış lazım. Anlaşma lazım. Hoşgörü lazım. Meselenin çeşitli yönlerini değerlendirip, her türlü tedbiri alarak, kandırılmış kardeşlerimizi bu işten vazgeçirmenin yollarını aramalıyız. Yapılanda bu görebildiğimiz kadarıyla.

Empati yapılarak; biz aynı durumda olsak ne düşünürüz? Neyi nasıl isteriz? Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Bosna’da yaşayan Türk halklarına yapılanları tasvip etmeyip, biraz daha farklı bir durum gibi görünse de Almanya ve Fransa gibi ülkelerde çalışan Türklere yapılanları kabul etmeyip, burada kendi ülkemizde ‘ben farklıyım ama Türk olarak tanımlanmanın yerine Türkiye vatandaşı olarak tanımlanmak istiyorum’ demesini niye kabullenmeyelim. Halkımızın bazı kesimlerinden bazı hakları kısıtlayalım. Yıllarca Müslüman’ım ve inancımı yaşamak istiyorum diyenlere yapılan uygulamalar neyin nesiydi? Onlarda mı hain idi?

Ayşe, Fatma, Mehmet, Hasan, Hüseyin, İlyas, Abdullah, Hatice, vs gibi isimleri çocuğuna kayan anne babaların nüfusa kayıtları sırasında daha yeni doğan 3 günlük bebeklerin isimleri de hain oldukları için mi; Doğan, Gülten, Gülay, Türker, Koray, vs isimlerle değiştirildi bir zamanlar. Dün tek tipleştirme çalışması yapılırken haksız olarak; bugün ‘faklılıklarımız zenginliğimizdir’ diyerek çoklukta birliğe ve birlik olmaya yürüyoruz ülke olarak haklı olarak.

Rabbim engelleri aşarak, zorlukları başararak geleceğe emin adımlarla yürüyen milletimizin yolunun açılmasında yar yardımcımız olsun. Demokratik hakkımızı kullanıyoruz diyerek ellerindeki taşları sağa sola, askere polise, kafe ve dükkânlara atanların aklını başına devşirsin inşallah. Dün hain diye nitelendirdikleri PKK’nın ve yaşa dışı örgütlerin yaptıklarını bugün onlar yapıyor. Kamu ve millet malına zarar veriyorlar. Sokaktan geçen sivil vatandaşa, görevini yapan asker polise zarar veriyorlar. Bunu da analar ağlamasın diye yaptıklarını söylüyorlar. Şehit analarının gözyaşını dindirmek için yaptıklarını söylüyorlar. Hadi ya.

Demokratik hakkını kullanıyorsan; istemediğini söylemenin, yapılanlara karşı olduğunu söylemenin yolu şiddete başvurmak olmamalı, değildir. Pankart açarsın, halkın haklarını kısıtlamayacak şekilde izin verilen alanlarda yürüyüş yaparsın. Birileri dün devlet bizim isteklerimizi kabul etmiyor diye dağa çıkıyor, caddeleri ateşe veriyordu. Bugün bir başkaları onlarla uzlaşmaya çalışılıyor ve yöntemi bize göre doğru ve size göre yanlış olsa da barışın tesisini hedefleyen çalışmalar yapılıyor diye; bugün onların yaptığını yapmaya kalkıp askere, polise, bu yolda çaba harcayan insanlara darp uygulayarak, taş ve sopalarla ortalığı savaş yerine çeviriyorlar.

Fikirlere saygımız vardır. Ama herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değil. Ancak kanunların öngördüğü şekilde çoğunluğun oluşturduğu yönetimlerin izlediği yolları beğenmesek de, haddimizi aşmadan eleştirsek de, saygı göstermek zorundayız. Halk olanları takip ediyor. Tasvip etmediği yollara başvuranları daha ilk seçimde yönetimden alacak güce sahiptir.

Döverek hizaya gelmeyen birçok hayvan bile severek hizaya gelmiştir. Sevgi ve gönül bağı kurularak istenen şey yaptırılabilmektedir. 30 yıl dövdük öldürdük bitiremedik, müsaade edin bakalım biraz da empati(duygudaşlık) yaparak sevelim ve barış elini uzatalım. Emin olun sevgi birçok meselenin çözümü olacaktır.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey