31 Aralık 2009 Perşembe

DENİZE GİRMEK KESİNLİKLE YASAK



Şöyle bir fıkrayı hep dinlemişizdir belki, ama gelin birde benim kalemimden dinleyin. pardon kalemden dinlenmez okunur. İsterseniz okuyun. Tabi yine de siz bilirsiniz. Türk, alman, İngiliz ve Amerikalıların yer aldığı çeşitli milletlerden insanların bulunduğu gemi denizin ortasında su almaya başlamıştır.



Geminin yönetim sorumlusu geminin batmakta olduğunu görüp, herkesi güverteye toplayıp, tek kurtuluş yolunun atlayıp yüzerek sahile ulaşmak olduğunu söylese de, onları bu konu da ikna edememiştir.


Yardımcısı tayfa; Dur demiş onları ben ikna ederim demiş. Almanlar bir tarafta, Amerikalılar bir tarafta, İngilizler bir tarafta ve Türkler bir tarafta toplansın demiş.


İngilizler, sizin gibi birinci sınıf asil ve akıllı bir milletin insanlarına batmakta olan bir gemide batacağını bile bile beklemek yakışmaz demiş. Onlar atlayarak yüzüp karşıya geçmişler.


Almanlara gemi batacak lütfen, rica ediyorum denize atlayarak yüzüp karşıya geçin demiş. Onlar da atlayarak yüzüp karşıya geçmişler.


Amerikalılara ise; deniz suyunun çok faydalı olduğunu ve bu denizde yüzmenin ömrü uzattığını söylemiş. Onlar da atlayarak yüzüp karşıya geçmişler.


Türklere ise denize girmek kesinlikle yasaktır. Sakın denize girmeyin demiş. Bizimkilerde yasağı duyunca atlayıp yüzerek karşıya geçerek gemiyle beraber batıp ölmekten kurtulmuşlar.


Biz türler olarak hep yasakları delmeyi, aşındırmayı ve kanunları çiğnemeyi maharet sanmışızdır. Bana yasak işlemez diye düşünürüz.


Oysa kanunlar uyulmak içindir. Yasalar biz vatandaşların hak ve özgürlüklerini korumak için değilmiş gibi davranırız. Evet her bireyin hak ve özgürlükleri vardır. Kişilerin hak ve özgürlükleri başkalarının hak ve özgürlüklerine mudahale noktasında sona erer.


Mesela hak aramak bahanesiyle terör estirip başkalarına ve onların mallarına zarar verirlerse bu özgürlük değildir. Bu ve benzeri hak ve özgürlük gasbı yapılan durumlarda kul hakkı oluşur. Yüce yaratıcımız Allah kullarına kul hakkı ile hayvan hakkı ile gelmeyin içerikli ayetlerle, diğer canlıların haklarına mudahale etmememizi istemiştir. Bakışımızla, sözlerimizle, eylemlerimizle krdeşlerimi kırdığımızda kul hakkı oluşur. İçtiğimiz sigaranın dumanı ile diğer insanlara rahatsızlık verdiğimiz için de haksızlık oluşur. Her hak sahibi hakkını öbür dünya da eksiksiz olarak alacaktır.


Yeni çıkan kanunlara göre kapalı alanda sigara içme yasağı olmasına rağmen bizim milletimiz inadına kapalı alanda sigarayı içmek için çaba sarf ediyor. Yani tamda yukarıda ifade etmeye çalıştığım hikayedeki gibi oluyor. Acaba bizim türk milletine yapılmasını istenen iyi ve güzel şeylere yasak deyip, yapılmaması istenen kötü ve çirkin şeylere de serbesttir dememiz ve kanunları da o yönde çıkarmamız mı gerekiyor.


Ama şuda kesin olarak bilinmeli ki kendisine saygısı ve sevgisi olan kişiler başkalarına saygı ve sevgi duyar.


Kendisinin haklarına ve özgürlüklerine saygı duyulmasını isteyen kişiler başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı duyar. Kendisinin değerli biri olduğunu düşünen kişiler başkalarına değer verir. İnsanı insan yapan değerler; hayata bu minvalde davranış ve düşünceler ile bakabilmekten geçer.


Feyzullah Kırca
Akbaslar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder