14 Aralık 2009 Pazartesi

GÜL YÜZLÜ SEVGİLİYE -9





Karanlığın içinde kedi gözlerden yansıyan ışıklar gibi, sana yeniden doğuşlarım filizlenirken uçurumların yamaçlarından, yıkıntıların içinden sağlam çıkmanın telaşındayım. Kaybedişlerimin top yekün sebeplerini gömüp bir an önce harabe bedenimin mezarlığına, yeni kaybedişlere yelken açan yanımı asıyorum mendireğe. Gururlanma insanoğlu öleceksin bir gün deyip kendime, dönüyorum bir an önce tüm kaybedişlerimden.



Bu güne kadar öylesine kaptırmışız ki kendimizi, fani dünyanın aldatıcı cazibesine. Kendimiz bile inanır olduk bile bile söylediğimiz kuyruklu yalanlarımıza. İşlediğimiz bile bile lades günahlarımızdan öteye geçtikte, başaklarını da arkamızdan çağırır olduk. Birde kendi günahlarımız yetmezmiş gibi onların günahlarını yüklenmeyi vaat ederek, onları da senin yolundan ayrılmaya çağırır olduk, cehennem ateşini hiçe sayarak.



Oysa her güzel gelen şey bitmeye mahkum idi. Gerçekler dikilince ebedi dünyamızda kurulacak Mahkeme-i Kübra da, hiç bir fiilimiz ve düşüncemiz gizlenmeden ayna gibi karşımıza. Derin ve uzun bir rüyadan uyanır gibi uyanacağız sonsuzluk diyarına. Ama şimdilerde aldanmışız bir kere. Sonsuzluk durağının istasyon şefi sanırız kendimizi. Sanki bu hayat hiç bitmeyecek gibi yaşamanın, sıhhat ve boş vakitlerimizi heba etmenin telaşındayız. Son durağa geliyor olmanın umursamazlığında gününü gün etmenin telaşında gafil insanlık.



Helal rızık kazanmanın telaşındayım onun için karıncayı örnek alırım kendime. Ahreti kazanıp kurtuluşuma ermek için getirdiğin ilahi kitap kuran-ı kerimi örnek alıyorum kendime. Bu devirde o da günah mı olurmuş, buda günah mı olurmuş diyenlere bakmıyorum bir an bile. Yıkmayı değil yapmayı, yoksulun elinden tutmayı, kini ve nefreti değil hoşgörü ve barışı hakim kılmayı istiyorum. Onun için seni örnek alıyorum ey kainatın sultanı gül yüzlü sevgili! Çevremde sevilen bir kişi olmak istiyorum ama sevmiyor insanlar hakikatleri söyleyenleri. Halkıma faydalı bir kişi olmak isteyenlerin önlerine acımasızca koyuyorlar enva-i çeşit dikenleri.



Yüce Mevlamın ismini anmak istiyorum kendimden geçinceye dek, Eyyup peygamberi örnek alıyorum. Becermiyorum. Çünkü; parmağıma diken batsa acısına dayanamıyorum. Oysa o diline gelinceye kadar tüm acılara dayanmıştı. Diline gelince yaralar rabbinin ismini anamam diye yakınmıştı. Sonsuza dek rabbime ve sana bağlı kalmak için Bilal-i Habeşi’yi örnek alıyorum. Beceremiyorum. Çünkü; sıcağa dayanamıyorum. Oysa o yakıcı güneşin çöl sıcağında dayanmıştı kocaman kayalara. Adaleti hakim kılmak için Ömer Bin Hattap-ı örnek alıyorum. Beceremiyorum. Çünkü; bu bilgi, cesaret ve beceri istiyor. Oysa o bir kişi haksızlığa uğrar diye uyumayıp sabaha kadar geziyordu. Yaratılana saygıda kusursuz olmayı istediğim için Yunus Emre ve Veysel Karanı bana örnek olsun diyorum. Herkese hoşgörülü olup sevgiyle kucak açmak için ‘gel ne olursan ol, bizim kapımız ümitsizlik kapısı değildir’ diyen Mevlana Celalettin Rumi bana örnek olsun diyorum. Onlar gibi olmanın hayalini bile kurmaktan acizim gül yüzlü sevgili!



Kevser suyundan bir damla, göz göze geleceğimiz bir anla, günah karda olsalar affet ya Rabbim diyecek şefaatında, bize de yer var mıdır acaba? Günah kar benceğize bir kurtuluş umudu var mıdır ey sultanlar sultanı gül yüzlü sevgili?



Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder