11 Aralık 2009 Cuma

GÜL YÜZLÜ SEVGİLİYE -8




            Tutuşup hasretinle kavrulur nice bedenler. Kavuşmak ümidiyle nice tenler sana uçarlar. Bir mızraktan çıkan ok gibi yalnızlık saplanır sana sevdalı yüreklere. Ve gözlerden oluk oluk yaşlar akar. Bütün renkler yeşil beyazdır senin baktığın yerde. Ebedi karanlığa gömülür bin bir nefsani arzu ve gökler sana sevdaya donanır.


             Ebrehe’nin ordusuna karşı zümrüt gagalı ebabil kuşları senin geleceğini haber vermişti. Ebrehe feryat ederken seni ebedi aşk ile bekleyen Kabe-i Muazzama’yı yıkmak için deden Abdülmuttalib’in koruduğu. Filleri ise inatla sana sevgiyi isbat etmeye durdu Kabe’ye giden yolda.


             Bir şahadet uğruna sana açılan elin, parmağında gül biter. O şahadet ki Allah birdir, Allahtan başka ilah yoktur. Sen gül yüzlü sevgili Muhammed onun kulu ve elçisidir diye yükselir sana inanan her bir imanlı nefsin dudaklarından arşa. Seni peygamber olarak görebilmek ve nübüvvet yolunda sana yaren olabilmek için yalvardı Allah’a Nevfel bin Varaka ilahi aşkla.

             Bedenler irade-i cüziye denen mefhum ile özgür olsa da, yanlış atılan adımlar ve hatalar yaşamsal olarak kalır hep, göz açıp kapar gibi geride. Nefislerimizin arzularına boğun eğdik ve aldandık desek ne olur ki; geçen günler geçmiştir. Son pişmanlıklar geri döndürmez geçip giden zamanı. Artık dönemeyiz geriye, yön tek, aynı yere varacak çaresiz bütün yollar, hangi yönü seçersen seç. Ansızın kaçar gideriz dünyadan, uyanacağız o gün rüya sanacağımız fani hayattan gerçek hayata. O gün bize senden başka kim şefaat eder ey gül yüzlü sevgili?

             Hasretin çökünce şu garip gönlüme, yaşlar dolar gözlerime. Susar dilim, özler gözlerim ilahi aşkınla yanar ağlarım. Seni seviyor olmanın coşkusuyla yaşamanın mutluluğunu ve hazzını yaşamaya çalışıyorum. Deniz gülümser uzaklardan, gökyüzü gülümser, gündüz güneş, gece ay ve yıldızlar gülümser senin sevgini sana sevgiyle dolu yüreklerimize. Gecenin ve gündüzün İsrafil aleyhisselamın dahi sevgi esintilerini getirir yüreklerimize.
             Senin yokluğunda kelimeler yitik, mana öksüz şimdi. Cümle varlığımız aşk-ı sukuta daldı. Gözlerim keğıtlara dalar, bomboş bakarım. Acizaneyim ey sultanlar sultanı gül yüzlü sevgili, sana duygularımı yazmak gelir içimden. Dedim ya bundan da acizim, beceremem.


Feyzullah Kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder