3 Aralık 2009 Perşembe

GÜL YÜZLÜ SEVGİLİYE -3



Kalbimize girdiğin yollara pusular kurulmuş ey gül yüzlü sevgili. Artık insanların gönülleri insanlara kavuşmuyor. Anka kuşları dirilmiyor. Garip ve gurabaların diyarından kırlangıçlar geçmiyor artık. Bizim için gidişin hüzünlü bir sonbahardı. Sen gittin de aşk ve iman kalplerden ve gönüllerden çekildi.


Oysa gözleri seni gördüğü için hayatları daha bir güzeldi sahabenin. Sözlerini programlanmış bir robot gibi dinler ve anında uygulardı o güzel insanlar. Sözlerin ise o kadar güzel, o kadar yumuşak, o kadar etkileyiciydi ki, güneşin bile yüzünü güldürürdü. Susuşun dahi ibret dolu bir kitaptı. Anlamı vardı her bir söz ve davranışının. Bakışın canlara can katardı. Duruşun dağların bile başını dik tutardı.


Senin gül kokun cennet kokusunu hatırlatır bize, ey gül yüzlü sevgili sana kavuşmak cennet çiçeğidir. Sonsuz genişliklerin sırrını sen anlattın bize. Biz senden öğrendik, senin hayatını izleyerek öğrendik hakikatleri. Bebekler senin tebessümünü içiyor anne sütünden önce. Kelebekler seni bulabilmek için alabildiğine çırpar kanatlarını.


Çöldeyim sanki susuzum sözlerin bana Leyla’dır. Kuyularda Yusuf’um sözlerin bana Züleyha’dır. Sevgin, bize Yakup’un Yusuf’a olan sevgisidir ey gül yüzlü Seyda’m. Ateşlerde İbrahim ben görmek şerefine nail olamadığım, hadisçilerin ve alimlerin anlattıklarından öğrendiğim gözlerin bana derya. Sancılar içinde Meryem’im bakışın bana Hz İsa. Yaralar içinde Eyyub’um hasretin bana şifadır. Vuslata ermek için şu daracık göğsümün kafesinden çıkmayı bekliyorum.




Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder