8 Şubat 2010 Pazartesi

GÜL YÜZLÜ SEVGİLİYE -17


Ey adı güzel kendi güzel gül yüzlü sevgili. Yanında bir toz zerresi kadar olamadığımız, yolu güzel, kendi güzel Nur yüzlü sevgili. Gözlerinde cenneti saklayan, ayak değdirdiğin yerler cennet ve gül kokan sevgili nebiyi muhterem.


Yaratanın en güzel eseri, sen doğmayacak olsaydın alemleri yaratmazdım dediği, var oluşunun şerefine bütün bir alemi hediye ettiği, Allahın Habib-i Kibriya’sı ve kainatın gözbebeği. Tekmil meleklerin gıbta ile baktığı halk edilenlerin en hayırlısı. Sana salat ve selam olsun ey iki cihan güneşi. Senden şefaat dilenenlerin en sefiliyim ben. Belki de işini yapan küçücük karıncalar kadar bile hak etmiyorum şefaatini, yine de umuyorum. Bana da şefaat eder misin ey gül yüzlü sevgili sultanım.


Kocaman engin çölleri cennete çeviren, ağlayan devenin gözyaşlarını silen, Muhterem Nebi! Senin zamanında yaşasaydım da küçücük bir çocuk gibi tutsaydım elinden. Otursaydım önüne de sahabe gibi dinleseydim, dinleyebilseydim o tatlı sözlerinle yaptığın tebliğlerinden. Kendi aleyhine bile olsa, ucunda ölüm kapıda bile olsa asla yalan söylemeyen dilinden, duyabilseydim bir kez olsun ben aciz ve biçare kula da ümmetim dediğini.


Gözünü sevdiğim, rabbine yönelen özününü sevdiğim, yılanı deliğinden çıkarırcasına tatlı ve dosdoğru sözünü sevdiğim. Kevser havuzunun başında senin ile bulunup, o mübarek cennet suyundan bir yudum içebilecek miyim? Ya da o Kevser suyundan başıma bir damla su damlar mı acaba.


Ben hiç fark etmiyor da olsam, daha dün gibi doğdum diye hatırlar olsam da, ömrüm tükenmekte ve saçlarıma ak düşer olmuş, belki ölüm ensemde, kalbim ve gönlüm bunlar boş ve geçici heves dese de, gözüm hala aldatıcı ve fani dünyanın nimetlerine kavuşmak arzusundadır. Oysa bilirim son surat koşmalıyım o erişilmez aşka.


Bedenim parçalanmış, her bir yerimde sorun, midem de yara, burunda yara, gözlerimin feri sönmüş bakarım odaklanmış cam parçalara. Dile kolay yirmi sene içmişim leş kokar ve nefes darlığından başlayıp, kansere kadar götüren sigara. Vuslata erme sevdamı kurtaramadım, sen yol göster yabancı gölgelerden götür beni uzaklara gül yüzlü sevgili sultanım.


Hani kardelen çiçeği karda açar da göğe doğru uzanır ya kendince, bende günah kar yüreğimle senin peşinden rabbime doğru uzanmak istiyorum. Zemheri de soğukta üşüyen beden misali, günahların altında ezilen ruhum der ki kardelen çiçeği kadar cesaretin olsun da günahlardan kurtul ve tövbe et. Kış gününde ayazda kalır gibi günahların arasın kalma, bir an önce kurtul onlardan der ruhu. Kör şeytan ve nefis belası bırakmıyor ya Rasulallah tut elimden ve kurtar beni bu nefis belasından. Vuslatın ucu ölüm olsa da, hasret ve özlem çekmekte zor gül yüzlü sevgili.


Ben yolumu çoktan seçtim. Günah kar da olsam, hatalarla dolu da olsa hayatım benim yolum senin yolun. Sensin benim tek önderim. Sensin benim tek yol göstericim. Varsın birileri senden kaçmak ve seni bize unutturmak için başka ve sahte önderler arasın. Selam sana nebilerin en yücesi. Selam sana insanlığın yol göstericisi. Selam sana cennet bahçelerinin en değerli incisi.


Feyzullah Kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder