1 Ocak 2012 Pazar

YENİ YILIN GETİRDİKLERİ



Yeni yıla başlayacağımız şu günlerde yılbaşından ve insanoğluna getirdiklerinden ve getireceklerden bahsetmek istiyorum.

Yeni yıl denince; günümüzce en çok bilinen iki takvime göre şekillenen yeni yıl başlangıçları vardır.

Birincisi; ay takvimine göre şekillenen ve kimi aylarının 29 kimi ayların 30 gün çektiği hicri takvimin başlangıcıdır. Hicri takvimin ilk ayı muharrem olup; 1-Muharrem, 2- safer, 3- Rabiülevvel, 4-Rabiülahir, 5-Camaziyelevvel, 6-Cemaziyelahir, 7-Recep, 8-Şaban, 9-Ramazan, 10-Şevval, 11-Zilkade, 12-Zilhicce aylarından teşekkül ederek 354 günden meydana gelen ve peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicretinin başlangıç kabul edildiği takvimdir. Bu takvimin ilk ayı olan Muharremin ilk günü hicri yılbaşıdır. Birçok ibadete ve dini uygulamaya esas olduğu için Müslüman’ın yılbaşı budur. Bu olmalıdır.

İkincisi; güneş takvimine göre şekillenen ve kimi ayların 30 kimi ayların 31 çektiği miladi takvimin başlangıcıdır. Miladi takvimin aylarının ilki ocak ayı olup; 1-Ocak, 2-Şubat, 3-Mart, 4-Nisan, 5-Mayıs, 6-Haziran, 7-Temmuz, 8-Ağustos, 9-Eylül, 10-Ekim, 11-Kasım, 12-Aralık aylarından teşekkül ederek 365 günden meydana gelen ve Hz İsa peygamberin doğum gününün başlangıç kabul edildiği takvimdir. Bu takvimin ocak ayının ilk günü miladi yılbaşıdır. Hz İsa’nın doğum günü olması dolayısıyla Hıristiyanların yılbaşı bunun olması doğaldır.

İnsanlar dostlarına ve akrabalarına bu iki takvim başlangıçlarında ‘yeni yılın kutlu olsun’ veya ‘hicri yeni yılın kutlu olsun’ gibi sağlık, esenlik, başarı ve mutluluk dileklerinin iletirler. Her yeni yılda iyilik ve güzellik beklentileri dile getirilir. Peki, yeni yıl kendiliğinden mutluluk, başarı, şans, vs getirir mi?

Biz insanlar kendimize çeki düzen verip, düzelmez isek, dürüst ve ahlaklı birer insan olmaya çalışmaz isek, rızkımızı helalinden kazanıp helalinden yemek için çalışmaz isek, sağlığımızı koruyup hastalanmaya ve hastalıklara karşı tedbirimizi almaz isek, yeni yıl gelse de yenilik gelmez. Yeni yıl da bize bir şey getirmez.

Hangi takvimin hangi yılbaşı gelirse gelsin. Günler aynı gün. Değişen bir şey yok. Değişirse ancak yaşam değişir. Hayat standartları değişir. Teknoloji ve bilim sayesinde yeni icatlarla insanların daha rahat yaşam koşulları sunulabilir. İnsanlığın hizmetine ampulün icadı gibi, radyo ve televizyon gibi, daha ekonomik yakıtla yürüyebilen daha ucuz araba gibi, helikopter ve uçak gibi icat ve hizmetlerin daha yararlı olacak yenileri sunulabilir. Bunun için ise yılbaşına gerek yok.

Hz Ömer gibi her günün akşamında bugün Allah için ne yaptım diye kendimizi hesaba çekmedikten sonra, ahiret hayatını kazanmak için Allahın rızasını gözetmedikten sonra yeni günün gelmesi, yeni yılın gelmesi bizi sevindirmemeli. Aksine üzülmeliyiz. Çünkü yüce rabbimiz tarafından imtihan olmamız ve bu imtihanın neticesinde, bize verilen dünya hayatında onun rızasını kazanarak ahiret hayatına geçememenin endişesini taşıyarak üzülmeliyiz. Çünkü her geçen gün hayatımızdan bir yaprak daha kopuyor ve her geçen gün dünya hayatımızın sonuna bir adım daha yaklaşıyoruz. Bunu düşünerek sevinmeyi bırakıp, daha çok üzülmeli ve Allahın rahmetinden ve merhametinden umudumuzu kesmeden daha çok tövbe ve dua ederek, daha çok ibadet etmeli, Salih ve Saliha kullar olmanın arzusu içinde olmalıyız.

Bunun için yılbaşını beklemeden ‘zararın neresinden dönersek kârdır’ diyerek kötülüklerimizi ve haramları terk ederek, güzelliklere yönelmeli ve kuranın emirleri ve peygamberimizin sünnetine sımsıkı sarılmalıyız. Peygamberimiz hadisi şeriflerinde; ‘İki günü eşit olan aldanmıştır’ buyurmuştur. Onun için her gün bir önceki günden daha çok çalışmalıyız.
Böylece kalan hayatımızı bu şekilde yaşayarak hem her yılbaşında dost ve akrabalarımıza temenni ettiğimiz ‘yeni yılda sağlık, mutluk, esenlik, bol bereketli huzurlu bir yaşam dilerim’ türünden dileklerin gerçekleşmesi için gerekeni yapmış oluruz. Hem de kendi dünya ve ahiret hayatımızı kurtarmış oluruz.

Keza Kuran ve Resulullah’ın sünnetinin gösterdiği yol olan İslam dininin içeriğinde insanların zararına ve kötülüğüne bir emir ve uygulama yoktur. İslam dinin emirleri ve yasakları insanların dünyada ve ahirette mutluluk ve huzurunu sağlamayı hedeflemektedir.

Zaten dinin tarifi; ‘insanları dünyada ve ahirette, kendi istek ve arzularıyla iyiliğe ve saadete götüren ilahi bir kanundur’ diye yapılmaktadır. Dinin emir ve yasaklarına uygun yaşama gayretinde olursak, yine dinin emri gereği ‘iyiliği emredip kötülüğü yasaklama’ gayretinde olursak, işte bu dinin tarifinde yer aldığı gibi kendimizi ve yek bütün bir insanlığı iyiliğe ve saadete götürme yolunda çalışmış oluruz.

Aksi takdirde kendimizi akıllı zannederek, akılsızlık örneği ortaya koyarak, herkesi kendimizden küçük görüp, güçsüz görüp ezmeye, hak hukuk bilmezliğe doğru gideriz. Her şeyi oyun ve eğlenceden ibaret görürüz. İnsanlara dost görünüp, her türlü düşmanlığı ederiz.

Hak etmediğimiz mal ve mülkü elde etmek için öz kardeşlerimizi bile aldatmaya kalkışırız.

Yeni yıl ile ilgili düşüncelerimi bu şekilde kaleme aldıktan sonra yeni yılda öncelikle tüm İslam âlemine ve dünya insanlarına sağlık, mutluluk, başarı ve huzur getirmesi dileklerimi sunarım. İnsanlık olarak bu güzelliklere ulaşacağımıza, kendimizi ve insanlığı bu güzellikleri kazandırmaya çalışacağımız bir yıl dileklerimi sunarım.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder