23 Kasım 2011 Çarşamba

BEYNİMİZE ÇÖP DÖKMEYELİM

Geçen gün bir dergide ‘Buraya Çöp Dökmeyin’ diye bir yazı okumuştum. Galiba ‘Yeni Bahar’ diye bir ismi vardı derginin. Boş şeylerle ve faydasız şeylerle beynimizi zorlayıp sonunda beynimizin iflas edip çöktüğünden, böylece unutkanlık hastalığına sebep olduğundan bahsediyordu. Tıpkı bir bilgisayara virüs girip bilgisayarı çökerttiği gibi beynimizin boş ve zararlı bilgilerin beynimize girerek beynimizi çökerttiğinden bahsediyordu.


Şimdi bu konu üzerinde kaleme düşüp yazıya dönüşecek düşüncelerimizi aktaralım. Bakıyoruz hayatımıza; kahvede boş konuşmalarla geçirdiğimiz zaman, faydasız ve havadan sudan konuşmalar, hiçbir faydası olmayan ve zihnimizi açmayan filmler, müstehcen yayınlar, şiddet içeren filmler, sihir ve büyü üzerine yapılmış filmler, bize hayat yolunda hiçbir ışık tutmayan bilgiler, genellikle beyinlerimizi doldurmaktadır.

Bu bilgi ve meşgaleler ile belki beynimiz çökmüyor. Ancak bunlar aklımızı karıştırıp zihnimizi çökertiyor. Bir bakkal veya market dükkânı düşünün ki; her şey karma karışık, neyin nerde olduğu belli değil. Aradığını bulmakta zorlanıyorsun. Boş koliler ortalıkta, temizlik ürünleriyle yiyecek ürünleri birbirine karışmış, birbirine zarar vermiş. Beyinde aynı şekilde düzensiz ve gereksiz şeylerle gereğinden fazla ve rast gele doldurulursa, beynimizi temizlemek mümkün olmamaktadır.
Çünkü bilgisayar gibi beynimize format atmak ve sıfırdan kurmak asla mümkün değildir. Bir hakikatte şudur ki; analistlerin ve bilginlerin iddiasına göre beyinden hiçbir şey silinmiyormuş ve asla kaybolmuyormuş. Bir labirentte kaybolup çıkmaya çalışan insan gibi, zihni bu şekilde kirlenmiş olan kişi bilgiyi beyninden çıkarırken zorlanmaktadır.
Yazımın başında geçenlerde okuduğumu ifade ettiğim yazı da ise bu konuya örnek verirken 4-5 şeritli otoyolu göstermiş yazar Tuğba Mezararkalı. 4-5 şeritli otoyolda trafik normal seyrinde ilerlerken tali yollarla bağlantı kurup, trafik kuralları içinde araçların sorunsuzca işlediğini ancak İstanbul trafiğinde kimin ne yaptığının belle olmadığını, gitmek istenen yolların tıkalı ve trafiğin allak bullak olduğunu örnek göstererek; gereksiz, yararsız ve zararlı bilgilerle doldurulan beyindeki bilgilerinde İstanbul trafiğinde olduğu gibi bilgilerin istendiğinde kolayca seçilip hatırlanamadığını ortaya koyuyor.
İnsan yaşantısın ve hayatının hiçbir döneminde ihtiyaç hissetmediği ve kullanma ihtimalinin olmadığı, gereksiz, boş, anlamsız bilgi ve insana zaman kaybettiren boş işlerin ve bilgilerin zihin kirliliğine neden olmaktadır. Bu sebeple çoğu zaman hatırlamak istediğimiz gerekli bilgi, olay ve isimleri hatırlamakta zorlanmaktayız. Dilimin ucunda ama hatırlayamadım deriz. İşte bahsetmiş olduğumuz zihin kirliliği, yani beynimizin lüzumsuz şeylerle doldurmuş olmamızın sonucu bize öğrenmede zorluk çekme, unutkanlık ve bilgi kaybetme durumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sürekli izlediğimiz televizyonda gördüklerimiz, internette tıkladığımız onlarca site de ve özellikle şehirlerde sokağa çıktığımızda oldukça ilgi çekici şekilde yerleştirilmiş olan reklam filmleri ve afişleri, cinsellik içerecek şekilde giyinmiş kadın görüntüleri, gibi sıralanabilecek enva-i çeşit durumla karşılaşabilmekteyiz. Bunların yaşamımızda birçok olumsuz etkisini görüyoruz.

Günümüzde internet ortamında oynanan oyunların, özel televizyonların çoğalmasıyla her bir kanaldaki film ve dizilere takip etmeye çalışarak zihin kirliliğinin oluşmasına çok daha vahim şekilde yardımcı olduğumuzu da ifade etmeliyim.

Zira insanın beyni kapasitesi yüksek ve uçsuz bucaksız bir okyanus gibidir. Gördüğü, okuduğu ve duyduğu her şeyi kaydeder. Onun için ilgimizi faydalı şeylere çevirmeliyiz. Beynimize faydasız ve gereksiz şeyleri doldurmaktan kaçınmalıyız. Bilgisayarı virüslerin çöktürdüğü gibi, beynimizi boş ve işe yaramaz şeylerle doldurmak, zararlı bilgilerle doldurmak insanın elinde olduğu gibi. Faydalı ve yaralı bilgilerle doldurup, onları mümkün olduğunca insanların hizmetine ve yararlı işlerde kullanmaya çalışmalıyız.
Bilmeliyiz ki, beynimize kaydedilen bilgiler silinmemekte ve silinememektedir. Bilgisayar gibi beynimizi de bir formatla sıfırlama imkânı bulunmamaktadır.

Sonuç olarak beynimize çerçöp mü dolduruyoruz. Yoksa gerekli bilgileri mi dolduruyoruz düşünüp ona göre hareket etmekte fayda var. Fayda var diyoruz da ne kadar başarabiliyoruz. Bu devirde ne kadar başarabilir o meçhul.


Feyzullah KIRCA
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder