Konuşmak deyince ilk aklımıza gelenler nelerdir. Konuşmak
nasıl olmalıdır. Hangi durumda konuşmalı, hangi durumda konuşmamalıyız. Bir
kere konuşmak; ağız yemek vs doluyken, başkasının sözünü keserek, haykırarak,
sövüp sayarak yapılmaması gereken bir eylemdir. Mutlak anlamda dil, düşüncenin
ve dünya görüşünün ifade edilip, muhataba aktarıldığı iletişim aracı olarak
tanımlanır.
On dokuzuncu yüz yıla kadar konuşma yeteneğinin insanlarda
doğuştan bulunduğu düşünülüyordu. Yeryüzünde konuşulan ilk kutsal dili herkes
merak etti. İlk insan hangi dili konuşur? Bu tarih boyunca merak edile
gelmiştir. Kral James; bir bebeği hiç konuşmadan yetiştirmek üzere teslim
etmişti. Yetiştiriciler İbranice konuştuğu ve kral James’in de ilk dilin
İbranice olduğunu düşünmesi için, gizlice bebeğe İbranice öğretmişti. Haliyle
bebekte İbranice olarak konuşmuştu.
Bu konuda bir başka bilgi ise şöyledir; Tarihin babası
Heredot’un anlattığına göre Mısır firavunu Psammetikos, ilk insanların hangi
dilde konuştuğu meselesini bir hayli kafaya takmıştı. Ama bunu bilginleri
teorik tartışmalarına bırakmamış, deneysel bir yaklaşım sergilemiş. Yeni doğmuş
iki bebek alınmış ve bir ağılda hazırlanan bakım odasında her türlü
gereksinimleri karşılanmıştı. Besleme görevi de bir çobana veya dili kesilmiş
kadınlara verilmişti. Çocukların yanında konuşmak yasaklanmıştı. Çocuklar biraz
büyüyüp dile gelince çocuğun biri ona elini uzatıp demiş. Bu bir
kaç kez daha tekrarlanınca kral davet edilmiş ve o da aynısını duymuş. Araştırmışlar;
Bekos; Frigya dilinde ekmek anlamına gelmekte olduğundan meseleyi böylece
çözüp, ilk konuşma dilinin Frigya dili olduğuna karar vermişlerdi.
Sıklığına göre, insanları geveze ya da suskun olarak
nitelendirildiği eylem olan konuşmak, annelerimizin gençlik cağlarında
kız-erkek ilişkileri için kullanılan çıkmak kelimesi yerine kullandıkları
alternatif kelime olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Başı sonu belli düz bir çizginin orta noktasına "sakin
sakin konuşmak" konulduğunda, bu hayali çizginin bir tarafına sırasıyla
"çekingen konuşma, mırıldanma, sayıklama, dil tutulması, bayılma"
dizilirler. Çizginin diğer tarafındaki sıralama ise "saldırgan konuşma,
bağırma, çığlık, dil tutulması, bayılma" şeklinde olacaktır. Konuşma da
nokta virgüller de yerinde kullanılmalıdır. Bunlara dikkat edilmediğinde bazen
insanı ölümün eşiğine getirebilir. ‘Oku baban gibi, eşek olma!’ diyecekken
‘Oku, baban gibi eşek olma!’ demek gibi…
Maverdi’ye göre konuşmanın bazı şartları vardır. Konuşan
kişi bunlara dikkat ettiği takdirde, konuşması iyi ve güzel olur. Bu şartlar
şunlardır: 1-konuşma bir menfaat için veya bir zararın def’i için olmalıdır. 2-
Yerinde konuşulmalıdır. 3- gerektiği kadar konuşup sözü uzatmamalıdır. 4- söYlenecek
sözler iyi seçilmelidir.
Siz bir şeyler anlatırken muhatabınız sürekli doğrudur diye
onaylıyorsa, ya sizi dinlemiyordur, sizin anlattığınız konuyu anlamıyordur.
Başka bir sıkıntısından dolayı sizi dinlemek istemiyordur ama mecburiyetten
dinliyormuş gibi gözükmeye çalışıyordur.
Ya tamamen açacağız yüreğimizi insanları ve diğer tüm
canlıları sevmeye; ya da hiç yeltenmeyeceğiz yarım yamalak sevgilerimizle
ortalığa çıkmaya. Gerisi yoktur insanlığın, aşkın ve sevmenin; ya siyahı ya da
hepten beyazı seçeceğiz. İnsanları güzel olanlara çağıracağız önce kendimiz
yürüyerek o yoldan. Bir çığır açacağız güzelliklere ki; kazanacağız hep
birlikte iki dünya saadetini. Ya da herkes böyle yapıyor, ben ne yapabilirim ki
deyip kötüye sessiz kalarak, kaybedeceğiz geleceğimizi. Eğer ki; beyaz ise
sevdiğimiz, iki dünya saadetine koşmaksa istediğimiz; konuşma dilimize ve
konuşma adabına dikkat ederek insanları iyi, güzel ve faydalı olana davet
etmeli, bana ne demeden kötü, çirkin ve zararlı şeylerden uzaklaşmaya
çağırmalıyız.
Önemli olanın hangi dilde konuşulduğu değil, kimin, neyi,
nasıl ve ne amaçla konuştuğudur. Dostluk tatile çıktı, aşk sizlere ömür, sabır
tükendi ve anlayış sıfır, mutluluk yok, tebessüm hasta, saygı raporlu, yalan
diz boyu, şeytanlık zifiri koyu, adam harcamak gündemde, huzurlu yaşamak son
demde, seviyorum sözü son moda, mahzenler olmuş insanlığa ihanet için birer
oda, yalandan kim ölmüş insanlığın dışında. Zalimlerin doymaz gözü, mazlumların
ve yoksulların aşında...
Konuşarak küçülenlerden değil, konuşarak büyüyenlerden olmak
dileğiyle. Allah yolumuzu açık etsin…
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder